TÜRK SİBER SAVUNMA KUVVETLERİ
  Zigetvarın Fethi
 
Bu sefer, artik iyice yaslanmış bulunan Kanunî Sultan Süleyman'ın başkomutan olarak ordusunun basında iştirak ettiği on üçüncü ve sonuncu seferidir. Pâdişah, Zigetvar ve Eğri kalelerinin fethi ile Macaristan'daki mukavemet yuvalarını dağıtmak istiyordu. Ayrıca yeni vezir Sokullu'nun tesiriyle bu sefere bizzat çıkmak ve böylece l0 yıldır sefere çıkmamasını tenkid edenleri de susturmak niyetinde idi. Bu sıralarda Sultan Süleyman'ın yası yetmiş üçü (73) bulmuştu. Hem yaslı, hem bazı hastalıklara duçar olmuş, hem de ayağında aileden gelen bir hastalık olan "Nıkris" vardı. Bu sebeple yürümekte zorluk çektiği için bazı yerlerde araba, bazı yerlerde de tahtırevan ile gidiyordu. Fakat kasabalara girileceği sırada dinçlik ve zindelik gösterip halk üzerinde iyi bir tesir bırakması için ata biniyordu. Hükümdar bizzat sefere çıkmadan iki ay evvel İkinci vezir Pertev Paşa'yı Temeşvar hududunda bulunan Gyula (Göle)'yi zaptetmek üzere gönderir. Harp planına göre, Erdel ve Hırvatistan taraflarına taarruzla bütün bir Tuna bölgesi zapt edilerek, Komarom üzerine yürünecek ve Avusturyalılar Viyana'ya doğru çekilmeye zorlanacaktı. l Mayıs l566'da son seferi için İstanbul'dan hareket eden Kanunî, biraz önce temas edilen yürüyüş sekli ile l9 Haziran'da Belgrad'a, oradan da Zemlin (Zemin, Zemun)'e geldiği sırada Janos Zsigmond, kuvvetleriyle birlikte orduya katılır. Bu arada Budin Beylerbeyi, Pal ota kalesi üzerine basarisiz bir harekâtta bulunurken Avusturya kuvvetleri de Tata ve Vesprim'i alarak büyük bir katliam yapmışlardı. Osmanlı ordusu doğru Zigetvar üzerine yürür. Kale muhasara edilerek toplarla dövülür. Kaleyi savunan Kont Zirinyi Miklos, bütün gücü ile müdafaada bulunur. Arka arkaya yapılan ve bir sonuç alınamayan basarisiz hücumlar karsisinda yaslı hükümdar üzülmekte ve "... bu kal'e benüm yüreğüm yakmışdur, dilerüm Hakk'dan ateşlere yana..." diye hislerini izhar etmekteydi. Nihayet 2l Safer 974 ( 7 Eylül l566 )'de kale alinmiş, Kont Zirinyi de yakalanarak idam edilmişti. Bu arada Vezir Pertev Pasa komutasında Erdel beyi'ne yardim etmek üzere gönderilen kuvvetler de bazı kaleleri feth etmişlerdi. b) Kanunî'nin Vefatı Zigetvar kalesi hücumları devam ederken yetmiş üç yasında ordusunun basında on üçüncü seferini yapmış olan Gazi Sultan Süleyman, 6 Eylül'ü 7 Eylül'e bağlayan gece (20 Safer 974) sabaha dört saat kala vefat eder. Zigetvar'ın fethini büyük bir sabırsızlıkla bekleyen Hünkâra bu fethi görmek nasibe olmayacaktı. Bununla beraber onun vefatının ertesi günü kale feth olunmuştu. Sokullu Mehmed Pasa, henüz düşman karsisinda bulunulan bir zamanda ölüm haberinin açıklanmasını tehlikeli bulmuştu. Sokullu, Pâdişah'ın ölüm haberini alır almaz, diğer vezir ve yetkilileri haberdar etmeden sadece kendi kâtibi olan Feridun Bey'e (Münseâtu's-Selâtin müellifi) haber vermiş ve derhal Kütahya Valisi Şehzâde Selim'e, Hasan Çavuş adında bir divan çavuşu ile mektup gönderip acele ordugâha yetişmelerini bildirmişti. Hasan Çavuş giderken gerçekte asil meselenin ne odununu bilmiyordu. Sadece Haleb beylerbeyliğine tayin olunan bir paşaya müjdeci olarak gönderildiğini ve geçerken de bu mektubu Şehzâde Selim'e vermeye memur oldugunu zannediyordu. Bu esnada Selim, Sıçanlı sahrasında yaylada bulunuyordu. Hasan Çavuş buradan geçerken vezir-i azamin mektubunu şehzâdeye verip ağızdan da Zigetvar fethi haberini ile Pâdişah'ın sıhhat ve afiyette oldugunu söyleyip geçecekti. Vezir-i Azam bir taraftan Otağ-i Hümâyunda, yazısı Pâdişah'ın yazısına benzeyen Silahtar Cafer Ağa'yı oturtup onun yazısıyla değişik islerle ilgili Hatt-i Hümayûnlar gönderterek Pâdişah hayatta imiş gibi hareket ederken, diğer taraftan merhum Pâdişah'ın ne'sini Otağ-i Hümayûn'da yıkatıp vefat haberine vâkıf olan tabip Keysûnîzâde, Pâdişah imamı Derviş ve rikabdar Mustafa, Musa ve Hasan Ağa'lar ile tamamı l2 kişiden mürekkeb bir cemaatle namazını kıldırır. Bundan sonra iç organlarını çıkartıp orada gömdürmüş, cesedi de ilaçlatır. Bu ameliyeden sonra, cesedi kokulu bez ve muşambalara sarıp bir tabuta koyar. Bu tabutu da Otağ-i Hümayûn'daki tahtın altına gizler. Sokullu Mehmed Pasa, Zigetvar'ın fethinden sonra vezirleri Kanunî'nin vefatından haberdar eder. Böylece Pâdişah'ın vefat haberinden belli ve muayyen bir zümrenin haberi olur. Vezir-i Azam, bu tehlikeli durumun yayılmasını önlemek için elde edilen zaferden dolayı etrafa fetihnâmeler gönderiyor, kaleyi tamir ettirip içine asker ve silah koydurtuyor, fetih münasebetiyle ilk gün Otağ-i Hümayûn'da ikinci gün de kendi çadırında mevlidiler okutturuyor, senlikler tertipliyor ve Zigetvar kilisesini tamir ettirerek câmie çevirdikten sonra Pâdişah'ın Cuma namazına çıkacağını ilan ettiriyordu. Birkaç gün sonra da nıkris illetinden fazla rahatsız olan Gâzi Hünkâr'ın namaza çıkamayacağını yaydırıyordu. Bu arada asker arasında henüz fısıltı halinde dolasan söylentileri de bertaraf etmek için sanki hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi orduda del lallar gezdirip Divan-i Hümayûn toplantısının yapılacağını ilan ettirilmek suretiyle dedikodulara son verdirir. Bu konuda da Yeniçeri Ağası ile görüşen Vezir-i Azam, o ve diğer üyelerle söz birliği ederek sanki gerçek divan toplanmış gibi askere verilecek terakkilerden ve Pâdişah'ın onlara yaptığı hayır dualardan onun ağzından söylüyormuş gibi tekrarlar. Sokullu, ordunun Belgrad'a hareketi esnasında da Kanunî'nin ölümünü gizlemiş, hatta arabaya ona çok benzeyen birini bindirerek, pâdişahmış gibi sağa sola selam verdirerek askerin süjelerini gidermeye çalışmıştı. Nihayet, hafızların arabanın etrafında Kur'an okumaya başlamaları üzerine hükümdarın vefat ettiği anlaşılarak feryadılar başlamıştır. Sokullu, askeri yatıştırmaya muvaffak olmuştu. Ordu, Belgrad'a ulaştıktan sonra babasının yerine Osmanlı tahtına geçmiş bulunan II. Selim'in otağı önünde cenaze namazı kılındıktan sonra tabut İstanbul'a gönderilmiş ve buradan da 28 Kasım l566'da cenaze namazı tekrarlanmıştır
 
  Bugün 131 ziyaretçi (232 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol