TÜRK SİBER SAVUNMA KUVVETLERİ
  Turnadağ Savaşı ve Dulkadiroğulları Beyliğinin Alınışı
 
Iran seferine çıkan Yavuz Sultan Selim, Alauddevle'nin, Sah İsmail'e karsı olan husumetinden dolayı, kendi saflarında harbe katılmasını istemişti. Fakat Alauddevle bu isteği kabul etmediği gibi kendisine tabi bazı aşiret kuvvetlerini, Osmanlıların zahire kollarını vurmak için görevlendirmişti. Daha önce, Osmanlıların yardımı ile Dulkadir Beyi olan Şehsuvar Bey, uğradığı mağlubiyet üzerine Kahire'ye götürülüp orada idam edilmişti. Osmanlılara sığınıp iltica etmiş olan oğlu Ali Bey, devlet hizmetine girmiş, gerek Çaldıran'dan önce, gerekse bizzat Çaldıran'da büyük hizmetler görmüştü. Bundan dolayı padişah tarafindan, Gedik Ahmed Paşa'ya ait olup hazineye âlinmiş olan bir altın kılıç ile taltif edilmişti. Bundan başka, Alauddevle'nin elinden alınacak yerlerin Ali Bey'e verilmesi de padişah tarafindan va'd olunmuştu. Nitekim Çaldıran Seferi'nden dönülürken Kayseri ve Bozok sancaklarının ikisi de Ali Bey'e verilir. Böylece o, Dulkadir Beyliği'nin sınırlarındaki bölgeye tayin edilmiş olur. Şehsuvaroğlu'nun bu iki sancağa tayininden şüphelenen Alauddevle, bu durumu Memlûk Sultanı'na şikâyet eder. O da Sultan'ın, Kemah üzerine sefere gittiği bir sırada Yavuz'a elçi gönderip bu halden şikâyet etmiş ve Ali Bey'in o sancaklardan alınmasını rica etmişti. Buna karşılık Yavuz Sultan Selim, Alauddevle'nin elinde bulunan Dulkadir ülkesinin kendisinden alınıp Ali Bey'e verileceğini bildirir. Bu haber, Memlûk hükümdarını epey tedirgin eder. Yavuz Sultan Selim, Kemah'ı alıp Sivas'a geldiği sırada Rumeli Beylerbeyliği'ne tayin ettiği Hadim Sinan Paşa'yı 40.000 kişilik bir kuvvetle Dulkadir üzerine gönderir. Bu arada Şehsuvar oğlu Ali Bey'i de bu birliğe rehber ve öncü olarak tayin eder. Kendisi de onlari takiben Ürgüp'le Kayseri arasındaki İncesu'ya gelip bekler. Sinan Paşa'nın, Dulkadir hudutlarını geçtiği haberini alan Alauddevle Bey, karsı koymak için muharebeye hazırlanır. Fakat Göksun muharebesinde bozularak süratle kaçıp Elbistan'ın güneyindeki Turna Dağı ( Nurhak )'ne sığındıysa da takip olunur. Son defa burada yapılan savaşta basta kendisi ile dört oğlu ve beylerinden otuz kadarı maktul düşer. Böylece Dulkadir Beyliği, tamamen zapt edildikten sonra basta Maraş ve Elbistan olmak üzere, bir sancak itibar edilerek, Osmanlıların yüksek hâkimiyeti altında kalmak üzere Şehsuvaroğlu Ali Bey'e verilir. Dulkadir ailesini bir hamlede ortadan kaldıran Hadim Sinan Pasa, bu hizmetine karşılık olarak, münhal bulunan vezir-i azamlığa tayin edilir. Osmanlılar, Dulkadir topraklarını elde etmek suretiyle Memlûk Devleti'ne bağlı günümüzde Suriye denilen bölge ile el-Cezire mıntıkalarını tehdide edebilecek duruma gelmişlerdi. Zira artik onlarla ayni sınırları paylaşmaya başlamış oluyorlardı. Bu da Osmanlı - Memlûk savaşlarını hazırlayan sebeplerden biri olarak kabul edilmektedir. A. İstanbul'da Alınan bazı Tedbirler Dulkadir Beyliği'nin, Osmanlı mülküne ilhakından sonra İstanbul'a dönen Yavuz Sultan Selim, devlet yönetiminde gördüğü birtakım aksaklıkları gidermek için bazı tedbirlere bas vurma ihtiyacını hisseder. Bu tedbirlerden biri yeniçeriler, diğeri de Haliç Tersanesi ile ilgiliydi. Bu konularda yeni düzenlemelere gitmek zorunda oldugunu hisseden hükümdar, Mısır'a gitmeden önce bu isleri tamamlamalıydı. Bir kere, fırsat buldukça ayaklanan, yağmalara, fitnelere ve isyanlara kalkışan ordunun içinde bir ıslahat yapmak ve bu arada donanmayı da güçlendirmek gerekiyordu. Zira Arap ordularının, bir zamanlar Akdeniz'de bir Müslüman hâkimiyeti kurmak için, kara ordusu kadar deniz kuvvetlerine de ihtiyaç duymuş oldugunu, tarihten öğrendiği gibi tecrübeleri de onun bu fikrini destekliyordu. Plan ve hesaplarını, iyi bir idarî kavrayış ve askerî anlayışla düzenleyen Padişah için, mazinin doğru ve yanlış hareketleri, kulak verilmesi gereken iki önemli şâhid demekti.
 
  Bugün 164 ziyaretçi (283 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol