TÜRK SİBER SAVUNMA KUVVETLERİ
  Fatih Sultan Mehmedin Karaman Seferi
 
Her fırsatta, Osmanlılara karsı hasmâne (düşmanca) bir tavır içine giren Karaman Beyliği, yasadığı müddetçe, Osmanlı Devleti 'ne karsı mümkün olabilen bütün fenalıkları yapmış, "Hıristiyanlığı takviye ederek Müslümanlığı zaafa götürmeye" çalışmıştı. Yıldırım Bayezid'ın müthiş pençesi altında bir an ezilmeye mahkûm olan bu beylik, Yıldırım ile Timur (Timur-i bi-nur) arasındaki mücadele ve Yıldırım'ın mağlubiyeti ile sonuçlanan Ankara Savası'ndan sonra tekrar meydana çıkarak, gerek Çelebi Sultan Mehmed zamanında, gerekse İkinci Murad dönemlerinde durmadan Osmanlılar aleyhinde faaliyette bulunmuştu. Fatih'in, küçük yasta tahta çıkmasını fırsat bilen bu beylik, Orta Anadolu'da yine bir gaile meydana getirmeye çalışmış ise de, genç hükümdarın çok süratli hareket edişi, buna imkân bırakmamıştı. Ancak, Fatih biliyordu ki, Karamanlılar, bir fırsat vukuunda tekrar ortaya çıkacaklardı. Gerçekten, genç hükümdarın ilk gailesi, yine Karamanoğlu'nun, Anadolu'daki diğer beyliklerle el ele vererek bir talih denemesine daha kalkışması olmuştu. Karamanoğlu İbrahim Bey, bu defa da saltanat değişikliğinden istifade etmek istedi. Bu yoldaki gaye ve düşüncesini gerçekleştirebilmek için de Venedik Cumhuriyeti ile bir anlaşma yaptı. Alâiye'ye giderek Venediklilerle irtibat kurmak istediği gibi, Anadolu beylerinin oğullarından bazılarına da kuvvet vererek onları, Osmanlı hudutları içine gönderdi. Bunlar, Germiyan, Aydın ve Menteşe beylikleri idi. Kaynaklarımız bu konuda su bilgiyi verirler: Karamanoğlu, birkaç haramzade tutup, her birini bir taifeye serdar edip, biri Germiyanoğlu dur diye Kütahya üzerine, biri Menteşeoğludur diye Menteşe yöresine, biri de Aydınoğludur diye Aydın vilayetine göndermişti. Bunlar, o vilayetleri talan edüp halka karsi olmadık işkenceler yapıp, salgınlar saldılar. Kendisi de edepsizlik ve şirrette yardımcıları olan adamları ile Alâiye üzerine yürümüştü. O günlerde Özgüroğlu Isa Bey, Anadolu Beylerbeyi idi. Karamanoğlu'nun uygunsuz davranışlarını ve cezalandırılması gereken islerini tahta (Padişah) arz etmiş, Karaman'la savaşmak için izin istemişti. Genç hükümdar, Isa Bey'in böyle zor bir hizmeti başaramayacağını düşünerek onu görevinden alır. Boşalan bu göreve Vezir İshak Paşa'yı tayin eder. Anadolu Beylerbeyi olan İshak Pasa, bas kaldıran bu kalabalığı dağıtmak üzere öncü olarak gönderilir. Padişahîn kendisi de devlet ve ikballe Gelibolu Boğazı'ndan geçip Bursa'ya gelir. Genç hükümdar, Karamanoğlu İbrahim Bey'in, bu faaliyetleri ile kendisine bağlı olan Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir gibi yerleri işgal etmesi üzerine, ilk seferini Karamanoğlu üzerine yapmak zorunda kaldı. Bu arada bir taarruza maruz kalmamak için Rumeli Beylerbeyi olan Dayı Karaca Paşa'yı, Rumeli askeri ile Sofya'da bıraktı. Sultan Mehmed, İshak Paşa'yı Karaman'a doğru gönderirken, kendisi de onu takip etmeye başladı. Bursa yolu ile Karaman toprakları üzerine hareket ettiği zaman, veraset iddia ederek ayaklanmış olanların tamamının Karaman'a iltica ettiklerini işitmişti. Yaslı İbrahim Bey ise artik her şeyden ümidini kesmişti. İsyan için kışkırttığı bütün elemanlar, hareketten kalmış, Fatih'in geldiği yerlerde de halkın ona tabi olduğunu görmüştü. Bu durum karsısında Taşeli dağlarına çekilmek zorunda kalan İbrahim Bey, oradan, suçunun bağışlanmasını istemek ve barısı sağlamak üzere bir mektupla Molla Veli'yi padişaha gönderir. Ayrıca, sulhun yapılabilmesine tavassutta bulunmaları için padişahîn vezirlerine çok miktarda hediyeler yollamıştı. Filhakika vezirlerin "ve ulema ve emime ve mesayih"in şefaatiyle pâdisah sulha razı oldu. Yapılan anlaşmaya göre Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir tekrar Osmanlılara bırakılıyor, seferlerde de bir miktar Karaman askeri bulundurulacağı taahhüde ediliyordu. Yine bu anlaşmaya göre İbrahim Bey, kızını da pâdisaha verecekti. Fakat Fatih'in böyle bir evliliğinin olduğuna dair kaynaklarımızda bir bilgiye tesadüf edilememektedir. Öyle anlaşılıyor ki, ta Edirne'den kalkarak Anadolu ortalarına kadar gelen padişahîn, Karamanoğlu isine bir son vermeden barışa rıza göstermesi, vezirlerin şefaatinin bir sonucu olmasa gerekir. Çünkü her fırsatta, Osmanlıya karsi olan düşmanlığını açığa çıkaran ve düşmanca hareketlerde bulunan Karamanoğlu için Fatih, hiç ta iyi düşünmüyordu. Onun, Karamanoğlu hakkında: "Bizümle saltanat lafın idermis ol Karamanî Huda fursat verirse ger kara yire karam âni" Demesi, onun Karamanoğlu hakkında nasıl düşündüğünü göstermektedir. Zaten o, Karaman Beyliği'ni ortadan kaldırmak emeli ile sefere çıkmıştı. Bu durumda, ele geçen bu fırsat anında onu ortadan kaldırması gerekirken, birdenbire barışçı bir şekilde hareket etmesinin elbette bir sebebi olmalıdır. Gerçekten de hadiseler, Karaman seferinde zaman kayb etmesine müsait görünmüyordu. Çünkü en küçük fırsatlardan bile faydalanmayı ihmal etmeyen Bizans, yine kıpırdanmaya başlamıştı. Zira daha önceki anlaşmaya göre, kendilerine Çorlu'dan berisi bırakılmış ise de Bizanslılar, bu sefer esnasında Fatih'i rahat bırakmamışlar ve ortada bir sebep yokken onu tehdide etmek istemişlerdi. Bunu da Osmanlı ordusunun Frikya'da bulunduğu bir sırada, elçilerin ordugâha gelmesi ile açıkça ortaya koymuşlardı. Bu şartlar altında genç hükümdar, Karamanoğlu'nun tekliflerini yeterli bulmak zorunda kaldığı için barışa rıza göstermişti. Çünkü o, hem Bizans'ın uygunsuz bir zamanda harekete geçip taht ve saltanat müddeisi olan Orhan'ı serbest bırakmasından, hem de Hıristiyan dünyayı onun aleyhinde harekete geçirmesinden endişe ediyordu. Ayrıca o, İstanbul'un fethi hakkındaki ulvî tasavvurlarını endişesiz bir şekilde tatbikten başka bir şey düşünmüyordu. Bunun için de karada ve denizde bütün komsuları ile barış durumunda bulunmak, Sultan Mehmed için önemli ve gerekli idi. Karaman seferinden dönüp Bursa'ya yaklaştığı sırada yeniçeriler hünkârı karşılayıp ilk seferi olduğu için töre gereği sefer bahşişi istediler. Pâdisah, Şehabeddin Pasa ve Turahan Bey'in tavsiyesiyle on kese akça verilmesini emrettiyse de onların bu şekildeki hareket ve cüretleri, canini sıkmıştı. Bu yüzden birkaç gün sonra Yeniçeri Ağası Doğan Bey'i azletti. Yayabaşılarını da asker arasında disiplini sağlayamadıklarından dolayı dövdürterek Yeniçeri Ağalığı'na Mustafa Bey'i tayin etti. Genç hükümdar, Karaman seferi dönüsünde Bursa'ya geldikten sonra Anadolu Beylerbeyi olarak tayin ettiği ishak Paşa'yı, Menteşe Beyliği'ne göndermişti. İshak Pasa, Menteşeoğullarından Ahmed Bey'in oğlu İlyas Bey üzerine gitmiş, onun ağır işiten kulağına hiç olmazsa görmek suretiyle, onun anlayacağı şekilde sözleri okuyup, dilâverliğinin gereği olarak kendisini, adi geçen ülkeden atmaya niyetlenmişti. İshak Paşa'ya karsi tutunamayacağını anlayan İlyas Bey, Rodos'a kaçmıştı. O ana kadar Ankara'da oturmakta olan Anadolu Beylerbeyileri bundan böyle Kütahya'yı merkez edindiler. Solak zade, gerek Bursa'daki olay, gerekse Menteşe konusunda su bilgileri vermektedir: "Sulhtan (barış) sonra azimetlerini Bursa yönüne çevirdiler. Şehre yakin geldiklerinde, Yeniçeri alay bağlayıp, saadetli pâdisahtan bahşiş ricasında bulundular. Şehabeddin Pasa ile Turahan Bey, yeniçerinin durmalarının sebebini beyan eyleyince, ihsan için on kese akça ferman buyurdular. Lakin bu uygunsuz hareket, padişahîn hatırında kırgınlığa yol açtı. Birkaç gün geçtikten sonra, ağaları mesabesinde olan Sekbanbaşı Kazancı Doğan Bey, iyi bir şekilde dövüldükten sonra azl olundu. Ağalığa, Mustafa Bey adında akilli ve yiğit birisi getirildi. Bütün yayabaşılar ve dabcılar dayaktan geçti. Bursa'ya dâhil oldukları gün, Anadolu Beylerbeyimi İshak Paşa'yı Menteşe iline gönderdi. Böylece Menteşe oğlu İlyas Bey, bu vilayetten çıkarıldı. Rodos adasına kaçtı. Tasarrufu altında olan memleketlerini ele geçirme yoluna gittiler. O zamana kadar Anadolu Beylerbeyileri, Ankara'da oturmakta idiler. İshak Paşa'dan sonra bugün de olduğu gibi Kütahya'da sakin olmaları kanun haline geldi.
 
  Bugün 70 ziyaretçi (136 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol