TÜRK SİBER SAVUNMA KUVVETLERİ
  Eflak-Boğdan Ayaklanması ve Romanya'nın Ortaya Çıkması
 
Eflak ve Buğdan Prenslikleri, Osmanlı hakimiyetine girene kadar çeşitli milletlerin istilalarına maruz kaldı. Ancak XV'inci yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu bu bölgelerde varlığını hissettirmeye başladı. 1393 yılında Osmanlı Padişahı Sultan Beyazıt'ın orduları Tuna Nehri kıyılarına ulaşmıştı. Eflak Voyvodası Mircea, 1389'da tehlikeyi daha önce gördüğü için birliklerinden bir bölümünü Sırpların yardımına göndermiş ve Kosova Savaşında Sırpların yanında savaşmıştır. Beyazıt, 1394 yılında Eflak Voyvodasının bu hareketine karşılık olarak, Tuna'yı geçti ve Orşova'ya ulaştı. Ardından Prensliği istila ederek Eflak ordularını Kroiva yakınındaki Rovin bölgesine çekilmeye zorladı. Mircea'dan sonra voyvoda olan I. Vlad, Osmanlı Devleti ne vergi ödemeyi kabul etti. 1396'da Osmanlılar Vidin Bulgar Prensliğini ele geçirdikten sonra Tuna boyunca Eflak, Osmanlı İmparatorluğu ile komşu oldu. Tahta yeniden çıkan Mircea, Osmanlıların 1402 Ankara yenilgisinden faydalanarak, Silistre ve Dobruca'nın bir bölümünü geri aldı. 1413'te I. Mehmet, İmparatorluğun birliğini yeniden sağlayınca Mircea, Osmanlı İmparatorluğu na yılda 3000 düka vergi ödemeyi kabul etti. Mircea'nın 1418'de ölümüyle Osmanlı, Dobruca'yı tekrar ele geçirdi. I. Mehmet Eflak tahtına II.Dan'ı geçirdi. Böylece 1419 yılından itibaren Eflak, Osmanlı İmparatorluğu etkisi altına girmiş oluyordu. Eflak Prensliğinden sonra Osmanlılar, epey uzakta olan Orta Karpatların, Dinyestre Nehri ile dağlık bölge arasında kalan Buğdan'a ilgi duymaya başladılar. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethinden sonra Buğdan'a bir ültimatom göndererek Voyvoda Petru Aron'dan kendisine boyun eğmesini istedi. Buğdanlılar uzun tartışmalardan sonra Osmanlı Padişahının isteklerini kabul ettiler. II. Mehmet, 9 Haziran 1456'da yayınladığı bir fermanla 2000 düka-altınlık bir vergi ödemesi kaydıyla savaş durumunu sona erdirdi. Resmi olarak 1456 yılından itibaren Buğdan, Osmanlı İmparatorluğu na bağlı hale geldi. Yüzyıllarca Osmanlı hakimiyeti altında kalan Eflak ve Buğdan'da XIX'uncu yüzyıldan itibaren Rusya'nın da etkisiyle birleşik, ulusal bir Romanya kurulmasına hız verildi. Bu fikir ilk olarak küçük toprak beylerinden çıktı ve daha sonra diğer gruplar arasında da yayıldı. 1838 yılından itibaren Eflak ve Buğdan'da gizli teşkilatlar kurulmaya başlandı. Avrupa'da cereyan eden 1848 ihtilalleri, bu iki Osmanlı eyaletinde son derece heyecan uyandırdı. Buğdan'da, bağımsızlık ve Eflak ile Buğdan'ın birleşmesini isteyenler ayaklandılar. Daha sonra bu Eflak'a sıçradı. Bu ayaklanmalar bastırılmakla birlikte, bağımsızlık taraftarları bir anayasa yayınlamaya muvaffak oldular. Ayaklananlar aynı zamanda bir de geçici hükümet kurdular. Geçici hükümet Rusya'nın egemenliği altına girmek yerine, bazı hususlarda Osmanlı Devleti ne bağlı kalmak istiyordu. Fakat Osmanlı Devleti , Rusya'nın baskısı ile Eflak ve Buğdan olaylarını tanımadığını ilan etti. Rusya ile 1849 yılında yapılan Balta Limanı Andlaşması ile Rus Çarı ve Osmanlı Padişahı, Eflak ve Buğdan'ı devrimci ilkelerden ve anarşi hareketlerinden korumak için beraber çalışmayı kabul ettiler. Eflak ve Buğdan beyliğine, Osmanlı Hükümeti ile Rus Hükümeti arasında kararlaştırılacak adaylar, yedi yıl için Osmanlı Padişahı tarafından atanacaktı. Kısaca, Romen ülkelerinde 1848 ihtilallerinin başarısızlığı, Rusya ve Osmanlı Devleti nin bir araya gelerek oluşturdukları karşı birlikten kaynaklandı. 1853 yılında başlayan ve 1856 Paris Andlaşması ile sona eren Kırım Savaşı, bu iki eyalete yani Eflak ve Buğdan'a aradıkları fırsatı verdi. Paris Andlaşmasına göre, Eflak ve Buğdan muhtariyet kazanıyor ve bu muhtariyet devletlerin ortak garantisi altına konuyordu. Her iki eyaletin de kendilerine özgü birer milli meclisi olacak ve hiçbir devlet Eflak ve Buğdan'ın iç işlerine karışmayacaktı. Paris Andlaşması ile muhtariyet kazanmalarına rağmen, halkın büyük çoğunluğu Latin ırkından ve Katolik olan Eflak ve Buğdan'da güçlü bir birleşme eğilimi vardı. Kırım Savaşından yenik çıkan ve buralar üzerinde hakimiyet kurmak isteyen Rusya ile Katoliklerin koruyucusu olarak ortaya çıkan III. Napolyon da bunları desteklemeye başladılar. İngiltere ise, geleneksel politikasının bir sonucu olarak Avrupa'da dengenin sağlanmasını istiyordu. Eflak ve Buğdan'ın birleşmeleri, diğer milletlerin de birlik ve bağımsızlıklarına örnek olacağından Avrupa'da denge kökünden bozulacaktı. Bu nedenle İngiltere, Romen birliğinin kurulmasına taraftar görünmüyordu. Avusturya, Osmanlı İmparatorluğu gibi türlü mezhep ve ırklardan oluştuğu için milliyet fikirlerine ve milli devletlerin kurulmasına daima karşı çıkmıştır. Bundan dolayı Eflak ve Buğdan'ın birleşmelerini istememiştir. Prusya ise, Avusturya ile bir takım sorunlar yaşadığı için bu birleşmeyi istiyordu. Bu gelişmeler neticesinde Temmuz 1856'da Eflak ve Buğdan prensleri istifa ettiler ve Osmanlı Devleti tarafından Meclis seçimlerini hazırlamak için kaymakamlar atandı. Seçimler 1857 Ağustosunda Buğdan'da Eylül ayında da Eflak'ta gerçekleştirildi. Seçimleri her iki eyalette de birleşme yanlıları kazandılar ve her iki eyaletin meclisleri de 1857 Ekim ayında Eflak ve Buğdan'ın "Romanya" adı altında birleştiğini ilan ettiler. 5 Ocak 1859'da Buğdan Meclisi, 24 Ocak 1859'da da Eflak Meclisi oybirliği ile Albay Alexandre Ion Cuza'yı tahta Prens olarak seçti. Böylece birleşme fiili olarak gerçekleşmiş oldu. Osmanlı Devleti ilk başlarda birleşmeye itiraz ettiyse de sonuçta, 2 Aralık 1861 tarihinde Eflak ve Buğdan'ın merkezi bir yönetime sahip olmasını kabul etti. Böylece, Eflak ve Buğdan Osmanlı Devleti ne bağlı olmakla birlikte, fiilen Romanya Prensliği ortaya çıkmış oluyordu.
 
  Bugün 183 ziyaretçi (306 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol