TÜRK SİBER SAVUNMA KUVVETLERİ
  Fatih'in Belgrad Muhasarası
 
Fâtih Sultan Mehmed, 1456 yılında Macarların elinde bulunan Belgrat'ı almak için harekete geçer. Zira daha önce bazı bölgeleri Osmanlıların idaresine geçmiş bulunan Sırbistan'ı elde tutabilmek ve kuzeyden gelecek istilaları durdurabilmek, ayni zamanda Macaristan'da basarili bir harekâta girişebilmek için Tuna kıyılarının ve bilhassa Belgrad müstahkem kalesinin elde bulunması gerekiyordu. Şehrin bu konudaki değerini daha önce anlamış olan Osmanlılar, Sultan İkinci Murad devrinde burayı almaya teşebbüs etmişlerse de Jan Hunyad'ın, Osmanlı hudutlarına tecavüz etmesi, kuşatmanın kaldırılmasına sebep olmuştu. Sava ve Tuna nehirlerinin birleştiği noktada kurulmuş olan Belgrat'ın zaptı çok zordu. Çünkü şehir, suyolları vasıtasıyla birçok yerden yardim alabildiği gibi müstahkem bir kaleye de sahipti. Etrafında su ile dolu geniş bir hendek vardı. Fırsat buldukça civarındaki Müslüman Türk topraklarına saldırmaktan da çekinmeyen, böylece Osmanlı güvenliğini tehdide etmekte olan bu şehir ve sakinlerinin, kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmesi gerekiyordu. Kendi toprakları üzerinde emniyeti sağlamayı birinci derecede önemi haiz bir is telakki eden Fâtih Sultan Mehmed, 1456 baharında Belgrat'ı almaya karar verir. Ancak bu şehrin değeri, Sırplar ve Macarlar tarafindan da bilindiğinden, her iki devletin burayı kaptırmamak için bütün gayretlerini harcayacakları tabii idi. Bu sebeple Fâtih Sultan Mehmed, esaslı bir sekilde hazırlanma ihtiyacı duydu. Bunun için Morava kenarında kurdurduğu dökümhânede çalıştırılan binlerce isçi tarafindan toplar döküldü. Bunlar arasında boyları 27 kadem olan 22 büyük top vardı. Ayrıca o zamana kadar görülmemiş büyüklükte tas gülleler atabilen yedi tane havan topu da yapılmıştı. Bunlardan başka, daha küçük muhasara topları arasında muhtelif çapta üçsüz kadar top vardı. Bütün kişi hazırlıklarla geçirmiş olan Pâdişah, baharda büyük bir ordunun basında Sofya üzerinden Belgrat'a yürüdü. Tuna yolu ile hareket etmiş olan ve ikiyiz parçadan ibaret bulunan donanma, Dayı Karaca Bey'in komutasında idi. Ayrıca büyük toplar da Dayı Karaca Bey'in nezâretinde ayni yoldan sevk edilmişlerdi. Böylece Belgrad, hem karadan hem de nehir tarafindan kuşatılmak isteniyordu. Yapılan muhasara ve beş yüz kadar askerin kaleye girmeyi basarmış olmalarına rağmen, savaş kazanılamadığı gibi Dayı Karaca Bey de, bulunduğu metrise bir top güllesinin isabetiyle sehid olmuştu. Jan Hunyad, büyük bir kuvvetle yardıma geldiği Belgrat'ı, şimdilik Osmanlı'nın eline geçmekten kurtarmıştı. Hükümdar, "tedbirlerinin takdire muvafık gelmediğini görünce, gereği gibi sıhhat ve selâmetle Dâru's-saltana'ya avdet buyurdular." Öyle anlaşılıyor ki, bu muhasara esnasında, Fâtih'in karargâhına kadar gelmiş bulunan düşmandan birkaç kişiyi, genç hükümdar bizzat kendisi kılıçla öldürmüştü. Bu davranış, bozulmaya yüz tutmuş olan Osmanlı askerine kuvvet ve cesaret asılamış olmalıdır ki, yeniden düşmana saldırmışlardı. Bununla beraber Sava nehri yolu ile gelen yardıma mani olunamadığı için muhasara kaldırılmıştı. Uzunçarşılı, Fâtih'in bu savaştaki durumunu su ifadelerle vererek onun nasıl bir bozgunu önlediğini anlatır: "Fâtih Sultan Mehmed'in, karargâha hücum eden düşmana karsı gösterdiği sebat ve mukavemet, korkunç bir bozgunu önlemiş ve sonu belki de büyük bir Haçlı Seferi vücuda getirebilecek olan tehlikeyi bertaraf etmiştir. Bu mücadelede düşman da fazlaca yıpranmış oldugundan çekilmiş, Osmanlı kuvvetleri de bu seferden basarisiz dönmüşlerdir." Bu savaşta yaralanmış olan Jan Hunyad da 20 gün sonra 11 Ağustos 1456'da ölmüştü.
 
  Bugün 114 ziyaretçi (206 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol