TÜRK SİBER SAVUNMA KUVVETLERİ
  Balkanlarda Hakimiyet ve Mora Seferi
 
Yıldırım Bayezid zamanında Osmanlı nüfuzu altına girmiş olan Mora, Ankara Muharebesi'nden sonra bağlantıdan kurtulmuştu. Mora'nın büyük bir kısmi Bizans'a aitti. Eskiden beri imparatorun oğlu veya kardeşleri bu yarımadada "Despot" adi ile müstakil birer hükümdar gibi hüküm sürerlerdi. Mora Despotu olan Konstantin (1448'den itibaren Bizans İmparatoru), Segedin muahedesini kabul etmek zorunda kalan Sultan Murad'ın, hükümdarlıktan çekilmesi üzerine durumu kendi lehine müsait görerek Teb, Beotya ve Pindos taraflarını ele geçirerek Mora'nın müdafaası için faaliyetlere girişmişti. O, bununla da yetinmeyerek Osmanlı taraftan olan Atina prensi II. Nerio Acciajoli'yi de kendisiyle birleşmeye zorlamıştı. Kuzeyden gelebilecek bir Osmanlı hücumuna karşı, Gördes ile Korent denilen ve karadan Mora'nın kapısı durumunda bulunan dar geçidi (berzah) sağlamlaştırmıştı. Böylece Mora, Osmanlılara karşı yeniden tahkim edilmiş oluyordu. Mora seferinin sebebi de Padişahîn bu tahkimattan şüphelenmesi idi. Osmanlıların, nüfuzları altındaki Mora'dan vaz geçmeleri mümkün değildi. Çünkü Yunanistan fütuhatının tamamlanması, Mora'ya hâkim olmakla mümkündü. Öyle anlaşılıyor ki Osmanlılar'ın güttükleri siyasî hedef, Tuna'nın güneyinde, kendi yönetimlerinde olmayan bir toprak parçası bırakmamaktı. Daha önce de temas edildiği gibi Varna savasından önce Papa donanmasının Çanakkale Boğazını kapatması ve Macaristan Kralı'nın Varna'ya kadar gelmesi, bütün Hıristiyan dünyasına olduğu gibi Konstantin'e de cesaret vermişti. O da diğerleri gibi Osmanlılar'ın Varna'da tamamen perişan olacaklarını ve artik Balkanları tamamıyla terk edeceklerine inanıyordu. Bu yüzden de Osmanlılar'a ait bazı yerleri almıştı. Sultan Murad, Varna zaferini kazandıktan sonra, Konstantin'in işgal ettiği yerleri geri vermesini istemiş ise de uygun bir cevap alamamıştı. Bu yüzden Mora'nın tekrar nüfuz altına alınması gerekiyordu. Sultan Murad, Mora seferinden önce bölgeyi ve insanlarını tanıyan akıncı komutanlarından Pasa Yiğitoğlu Gazi Turahan Bey'den buranın askerî, siyasî ve etnografik durumu hakkında tafsilatlı bilgi alır. Sultan Murad, gereken bilgiyi aldıktan sonra Turahan Bey'in akıncı kuvvetlerini Mora'nın fethi ile görevlendirir. Korent kalelerini elde edebilmek için çok miktarda top mermisine (gülle) ihtiyaç vardı. Beş kaleyi birden vurabilmek için develerle buraya bakir nakl edilerek toplar dökülür. Serez'de toplanan Osmanlı kuvvetleri, süratli bir yürüyüşle 8 Ramazan 850 (27 Kasım 1446)'da Korent (Korintos) berzahını kapayan Hexamilion (Kesmehisar) surları önüne gelirler. Top ateşiyle başlayan savaşa bizzat Sultan Murad da katılır. Onun basında bulunduğu asil ordunun gayreti ile kale Aralık ayinin onunda zapt edilir. Osmanlılar'daki topçuluğun ilerlemesi sayesinde on üç günde surlar delinmiş ve Osmanlı ordusu bu deliklerden içeri girip kaleyi zapt etmişti. Kornet'in düşmesi ile Mora'nın kapıları yeniden Türklere açılmış oldu. Osmanlılar'ca Balyabadra adi verilen Mora'nın merkezi ve en büyük şehri Petras, tekrar feth edildi. Mora'nın kapısı olan bu yerler alınınca bir koldan Padişah, diğer koldan da Turahan harekete geçerler. Bunun üzerine Despot Konstantin, tarihçi Halkondilas'i elçi olarak Sultan Murad'a gönderir. Elçi, haber iletmesin diye başlangıçta tevkif edildiyse de sonunda serbest bırakılır. Konstantin de senede belli bir miktar vergi vermeyi kabul eder. Ayrıca Korent berzahı (geçit) kendisine yıktırılır. Sonuç olarak Osmanlılar'a karşı tecavüzlerde bulunan Despot Konstantin ile kardeşi Thomas, tekrar Osmanlı tabiiyetini tanımak zorunda kalırlar. Bu başarıdan sonra Edirne'ye dönen Sultan Murad, buradan getirdiği esirleri Anadolu'ya nakl ettirip, oradan da bu bölgeye Müslüman Türkleri getirtmek suretiyle nüfus mübadelesi yapmıştı. Eflâk Voyvodası Vlad Drakul, Sultan Murad'ın Mora isini basarîli bir şekilde sonuca bağlayıp Edirne'ye döndüğünü görünce, onunla anlaşmak ister. Fakat Yanko tarafından öldürülür. Öte yandan daha önce Osmanlı ordusundan kaçtığını belirttiğimiz Arnavut İskender Bey, Papa ve Macar Kralı ile temaslarda bulunup Arnavutluk yolu üzerindeki Kocacık hisarını ele geçirmişti. Morara savası sırasında ordudan kaçıp bozgunluğa başlaması, Kroya sancağına tayin edildiğine dair sahte bir ferman uydurup Kroya (Akçahisar)'ya girip hisardaki Osmanlı askerinin tamamını uykuda iken kılıçtan geçirmesi, tekrar Hıristiyanlığa dönmesi ve Papadan yârdim görmesi gibi hareketleri yüzünden ortadan kaldırılması gerekiyordu. İskender Bey, aldığı yardımlar sonucunda kazandığı bazı başarılarına güvenerek Venediklilerle de bozuşur. Osmanlılar bunu iyi değerlendirerek 1448 yazında bir taarruza karar verirler. Gerçekten de Sultan Murad, belirtilen yılda yanında Şehzade Mehmed de olmak üzere büyük bir ordu ile Arnavutluğa girerek Kocacık hisarını zapt eder. Fakat kısa bir müddet sonra Sırp Despotu Jorj Brankoviç'ten, Jan Hunyad'ın Macar, Eflâk, Bohemya ve Almanya'dan topladığı 90.000 kişilik bir ordu ile Tuna'yı geçip Sırp topraklarına girmek üzere olduğu haberini alınca, Sofya'ya çekilerek ordusunu yeniden düzene sokar. Buradan güney yolu ile Kosova ovasına gelerek düşmanını savaşa mecbur eder.
 
  Bugün 51 ziyaretçi (105 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol