TÜRK SİBER SAVUNMA KUVVETLERİ
  Hint Seferi
 
Portekizlilerle Mücadeleler ve Hint Seferi Bilindiği gibi Kanunî dönemindeki deniz harekâtı, sadece Akdeniz'le sinirli kalmamış, ayni zamanda Hint Okyanusu ve kollarında da devam etmiştir. Bu dönemde, Isım dünyasının mümessili olarak bir cihan devleti haline gelmiş bulunan Osmanlı Devleti 'nin, o günün ulaşım ve teknik imkânlarına göre çok uzak olan bu sularda bulunmasının bazı önemli sebepleri vardı. Bunun için burada hem bu sebepleri, hem gelişmeleri, hem de bu seferlerin sonuçlarını gözler önüne sermeye çalışacağız. Böylece Osmanlıların o kadar uzak olan bölgelere niçin ve hangi gâye ile gittiklerini daha iyi kavramış olacağız. XV. asrin meşhur denizcileri olarak bilinen İspanyol ve Portekiz gibi iki Hristiyan devletin, dayanıklı gemiler inşa ettikleri ve coğrafî kesiflerde önemli adımlar attıkları bilinmektedir. Bu kesifler, Osmanlı Daveti'ni yakından ilgilendiriyordu. Gerçekten, Portekiz'in Hint Okyanusu'na açılması bir tesadüf eseri olmayıp, Rahib John'un ülkelerini ve baharat memleketlerini keşfetmek gâyesiyle 7 Mayıs l487'de bu bölgelere seyahate çıkan Portekizli maceraperest Joâo Peres de Covilhâo'nun raporlarının bir sonucudur. Bu bakımdan Portekizli er'in Hint denizine açılmalarını basit tesadüflere bağlamamız mümkün değildir. Onlarin bu hareketleri, Müslümanlara karsı "Haçlı Ruhu", Afrika'daki "Guinea" altınına erişme ve Doğu'da Hıristiyanlığı temsil eden efsanevî Joâo Peres de Covilhâo ile Doğu'daki baharatın menşeini bulma gibi sebeplere dayanıyordu. Bu dönemde Hindistan sularına gelen Portekizliler, Gao'yu ele geçirerek Kızıldeniz'de faaliyete geçtikleri gibi Mekke'nin limanı durumundaki Cidde'yi de tehdide etmeye başlamışlardı. Bu esnada onlar, Doğu mallarının Akdeniz'e ulaşma merkezlerine hâkim olmuşlardı. Hatta ticaret gelirlerinin azalması yüzünden Memlûk Devleti ile Portekizliler arasında mücadeleler başlamıştı. Bu mücadelede esnasında Memlûk Daveti'nin, Osmanlılar'dan yardim talebinde bulunduğu ve Sultan II. Bâyezid'in yardim için buraya Selman Reis'i gönderdiğine daha önce temas edilmişti. Memlûk Devleti'nin merkezi durumundaki Mısır'ın, Osmanlı hâkimiyetine girmesi üzerine Portekizliler ile Osmanlar, bu uzak denizlerde karsı karsıya gemim oluyorlardı. Osmanlıların hedefi, hem Cidde'yi Portekiz tehdidinden kurtarmak hem de neredeyse tamamen kapanma durumuna gelen klasik baharat yolunu yeniden eski durumuna getirmekti. Bu hedefe ulaşabilmek için de Portekiz nüfuzunun kırılması gerekiyordu. Bu da ancak Süveyş'te güçlü bir donanmanın kurulması ile mümkündü. İste bunun içindir ki, Ahmed Paşa'nın isyanı üzerine Mısır'a gelen İbrahim Pasa, Süveyş limanı merkez olmak üzere l525'te bir Mısır kaptanlığı kurmuştu. Daha önce Yemen'e gidip burada Osmanlı hâkimiyetinin yerleşmesinde mühim bir rol oynamış bulunan Selman Reis, Mısır'a gelen İbrahim Paşa'ya, Yemen'in ahvali hakkında tafsilatli bilgiler verir. Bundan sonra l525'te Süveyş'te yeni Cidde Beyi Hüseyin er-Rumî ( = Anadolu'lu ) tarafindan hazırlanan 20 kadırgadan ibaret bir Türk filosuyla Yemen ve Aden taraflarına gider. Ayni zamanda iyi bir gözlemci olan Selman Reis, l0 Saban 93l (l0 Haziran l525) de Kızıldeniz'deki limanlar ile Portekizlilerin Hindistan'da sahip oldukları kalelerin, -Sumatra ve Malaka dâhil- bütün bu bölgenin ticarî durumunu belirten bir layiha da kaleme alır. l. Hadim Süleyman Paşa'nın Hine Seferi Peçevî (Peçuylu) tarihinde bulunan bir kayda göre Süleyman Pasa, Mısır'daki ilk valiliği esnasında Yemen ve Aden'e sefer yapmayı tasarlıyor ve bunun için hükümeti iknaca çalışıyordu. 937 ( l530 )'de kendisine bu müsaade verilerek malzemesi, Mısır haricinden getirilmek suretiyle Süveyş'te 80 kıtalık bir donanma hazırlanır. Fakat Bagdad seferi sırasında başka göreve tayin edilerek yerine Hüseyin Pasa getirildiğinden sefer akamete uğrayıp basarisiz olur. Gerçi İbrahim Pasa, Portekizlilerin faaliyetlerine engel olmak için daha önce Yemen ve Hine denizlerine kuvvet gönderme kararı alarak Selman Reis'in idaresine verdiği l9 gemilik bir Osmanlı filosunu Hine denizine göndermişti ki bu, Osmanlıların ilk fiili Hine seferi oluyordu. Kanunî'nin, Irakeyn seferinden sonra ikinci defa Mısır valiliğine getirilen Süleyman Pasa, Kızıldeniz ve Hine ticareti ile yakından ilgilenmekte idi. Bu esnada Hindistan'da bulunan Gücerat ve Kalküta gibi Müslüman hükümetler, Portekizlilere karsı Osmanlılar'dan yardim istemişlerdi. Bunun üzerine Hine denizinde rol oynamaya namzed bulunan Osmanlılar, bu talebi bir vesile saydılar. Bunun içindir ki, Hadim Süleyman Pasa ikinci sefer Mısır valisi olunca, Süveyş tersanesinde Cenovali deniz inşa iye mühendisleri nezaretinde inşa edilmiş olan 74 gemiden ibaret bulunan donanma, Gücerat üzerine hareket etmek üzere 22 Haziran l538'de Kızıldeniz'e açılır. Önemli bir ticaret merkezi oldugu kadar stratejik konumu itibariyle de mühim bir şehir olan Aden, 27 Temmuz'da ele geçirilip Osmanlı hâkimiyetine ideal edilir. Aden'den hareket eden ve Akdeniz şartlarına göre hazırlanmış yelkenli gemilerden ziyade kürekli "galley"'lere dayanan Osmanlı donanması, l9 günlük bir yolculuktan sonra Hindistan sahillerine varır. Gokala ve Kat kalelerine hücum edilerek buralar kolayca zaptedilir. Portekizlilerin bu kıtadaki en büyük ve müstahkem kalelerinden biri olan Diu (Dev) kalesi önüne gelinerek karaya asker ve toplar çıkarılarak kale muhasara edilir. Bu esnada Süleyman Pasa, yerlilerin kendisini destekleyeceğini ümid ediyor ve kaleyi onlarin da yardımıyla kolayca zaptedebileceğini düşünüyordu. Halbuki hükümdar Bahadır'ın halefi olan Gücerat'in yeni hâkimi Mahmud Sah, böyle düşünmediği gibi Osmanlılara karsı samimi hisler de beslememekteydi. Bununla beraber karadan ve denizden sıkıştırılan Diu, toplarla dövülmeye başlanır. Diu'yu savunanlar iç kaleye sığınmak zorunda kalırlar. Tam bu sırada Süleyman Pasa, gerekli yardımı görmediği ve Portekiz donanmasının gelmekte oldugu haberini alınca kuşatmayı kaldırır. Bunda Mahmud Sah'ın da büyük rolü olmuştu. Bu arada geri dönen Süleyman Pasa, Yemen taraflarının asayişi ile meşgul olur. Mısır'ın ilhakı üzerine Osmanlı hâkimiyetini kabul eden Zebid hâkimi Barsbay'in ölümünden sonra yerine geçen İskender Bey ve onu öldüren Nâhuda Ahmed, Osmanlı hâkimiyetini tanımamışlardı. Hadim Süleyman Pasa, Muha önlerine gelir gelmez Nâhuda Ahmed'i yanına çağırır. Fakat o, yapılan bu dâveti bazı bahaneler ileri sürerek nazikçe reddeder ve " Biz bu memleketi kılıcımızla feth ettik. Elimizden almak isteyen varsa gelsin kılıcı ile alsın" der. Bununla beraber Süleyman Paşa'nın Nâhuda Ahmet'e göndermiş oldugu kethüdası Süleyman Ağa, onunla bir anlaşma yapar. Buna göre Nâhuda Ahmed her yıl l.000.000 akça vergi vermek şartıyla Zebid Beyliği'nde kalacaktır. Böylece Hadim Süleyman Paşa'nın direktifi gereğince Nâhuda'yı güzellice Osmani hâkimiyeti altına sokan Süleyman Ağa, ona hilat, sancak ve berat vererek geri dönüp Musa'ya gelir. Fakat çok geçmeden Nâhuda Ahmed, Süleyman Pasa kuvvetlerinin Yemen'den ayrılır ayrılmaz anlaşmayı bozacağını söyler. O, bununla da kalmayacak Aden kalesini bile alacağını söyleyecektir. Bunu haber alan Süleyman Pasa, donanma ile Kamaran adasına gelip Salif iskelesine asker çıkarır. Bu esnada Nâhuda Ahmed, Türk, Arap ve Habeşlilerden meydana gelen ordusunu Süleyman Pasa üzerine sevk ettiyse de bir şey yapamayarak Zebid'e çekilir. Hadim Süleyman Pasa 5 Şevval 945 (24 Şubat l539)'da müsait şartlar altında kolayca Zebid'e girer. Nâhuda'yi Divan-i Âlî'de muhakeme ettikten sonra idam ettirir. Böylece l9 Şevval 945 (6 Mart l539) Cuma günü Pâdişah adına hutbe okutturarak Zebid vilayetini ve bütün mülhakatını Osmanlı topraklarına kattığını ilan eder. Osmanlı donanmasının kudretini göstermesi bakımından bu ilk Hint seferi, Portekizliler'e büyük bir korku salmıştı. Hadim Süleyman Pasa, Özdemir Bey'i Habeşistan'a göndermiş, böylece buraya (Habeşistan) ait olan kişim hariç, Bâbu'l-mendeb'e kadar olan denizin iki tarafına hâkim olunarak, Doğu ticareti için Portekizliler'le yeni bir mücadele sahası açılmış oluyordu.
 
  Bugün 142 ziyaretçi (250 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol