Sırbistan'ın fethinden sonra Belgrat için de bir şeyler yapmak gerekiyordu. Zira o sıralarda Macar hâkimiyetinde olmakla beraber Belgrat, gerçekte bir Sırp şehri idi. Filhakika o tarihlerde Bohemya'da meydana gelen krallık mücadelesi ile Alman İmparatoru ve Macaristan Kralı Albert'in ölümünden dolayı meydana gelen çekişmeler, Sultan Murad'ı düşüncesini gerçekleştirmeye yöneltmişti. O, bu şehrin stratejik durumunu çok iyi biliyordu. Bunun için de "Belgrat, Engürüs vilayetinin kapısıdır" diyerek onun askerî önemini ortaya koyuyordu. Sultan Murad, Belgrad'ı muhasara için önce Evrenosoğlu Ali Bey komutasında bir ordu gönderdi. Arkasından bizzat kendisi de bu kuşatmaya iştirak etti. Kuşatma hem karadan hem de nehirden yapılıyordu. Osmanlı topları kaleyi dövmeye başlayınca ondan büyük bir parçayı yıkıp bir gedik açtılar. Osmanlı birlikleri buradan içeri daldılarsa da şiddetli bir mukavemetle karsılaştılar. Şehri Zovan adında Raguza'lı bir rahip müdafaa ediyordu. Evrenosoğlu kuşatmayı kaldırmadı. Surun etrafındaki hendek kenarına kadar büyük bir siper kazdırdı. Bu arada kale burçlarından, kendisini rahatsız edenleri de kaçırdı. Polonya Kralı iken ayni zamanda Macaristan krallığına da getirilmiş olan Viladislas, Sultan Murad'san kuşatmayı kaldırmasını rica etmiş ise de buna pek aldırış edilmedi. Bu sıralarda Macaristan içlerine doğru da akınlar devam ediyordu. Fakat altı ay kadar devam eden Belgrat kuşatması, zamanın uzamasından dolayı kaldırıldı.