TÜRK SİBER SAVUNMA KUVVETLERİ
  Osmanlı Ordusunda Harp Kaideleri
 
a) Muharebe başlamadan evvel, başkomutan veya müşaviri (kurmay başkanı) yüksek bir tepeye çıkarak, kendi gözleriyle düş­manı keşfeder, edindikleri bilgi ve görgülere göre tertiplerinde bir kusur varsa onları düzeltirlerdi. b) Düşman kuvvetleri stratejik harekâtta öne geçmiş, savaş ala­nına önceden gelerek alanın en elverişli yerini tutmuş ise, o zaman Osmanlılar bu düşmana taarruzu uygun bulmaz, savunmayı tercih ederlerdi. Bu tertibe rağmen düşman kuvvetleri yerlerinden kıpır­damaz, yerlerinde kalmada ısrar ederlerse, o zaman hafif süvari kuvvetleri düşman ileri mevzilerine taarruza başlarlar ve onu bu zayıf kuvvetlere taarruza mecbur bırakırlardı. Düşmanın bu taarru­zu, ileri sürülen azap askerleri ve akıncılarla karşılanırdı. Bu kuv­vetler, düşman ateş mesafesine girmedikçe veya kendileri ateş me­safesine kadar sokulmadıkça ateş açmazlardı. Düşman taarruza başlar başlamaz bu kuvvetler oyalama mukavemeti göstererek, ya­vaş yavaş yanlara ve geriye doğru çekilirler, düşmanın önünden çekilerek, toplarının ateş sahasını açarlardı. Düşman önce ateşle karşılanır cephedeki kuvvetler de oynak savaşla yavaş yavaş geri­ye çekilir, bozgun süsü verilir, düşman içte kanalize edilirdi. Düş­man büyük kısımlarıyla torba içine sokulunca da yanlardan, cep­heden karşı taarruza geçilerek hatta sızan kuvvetlerle gerilerine de düşülerek yok etme yoluna gidilirdi. c) Eğer savaşa Osmanlılar taarruzla başlarlarsa, düşman da karşı taarruza geçerse aynı taktik kullanılır, merkezdeki kuvvetler geriye, hendek ve barikatların gerilerine kadar çekilir, düşman ta­arruzu durdurulamazsa, bozgun süsü verilen bu durum, genel ihti­yatların yanına kadar devam ettirilir, artık burada durulur kıpırda­nılmaz, daha evvelden yanlarda toplanmış ve hatta fırsatlardan yararlanarak düşman gerilerine sarkmış birliklerle beraber, her taraf­tan birden bire karşı taarruza geçilerek, çepeçevre sarılan düşman yok edilmeğe çalışılırdı, d) Düşmanın savunmada kalması halinde; Osmanlı kuvvetleri taarruza mecbur bırakılırsa, merkezdeki kuvvetlerle cepheden taarruza geçilirken, yanlardan da düşman sarılmaya başlanır, bir kısım kuvvetlerle de gerisine düşmeğe çalışılır çember tamamla­nırdı. e) Düşmanın sayıca üstün olduğu hallerde, gerilerini doğal bir engele verdirmeğe çalışılır ve bu engel düşmanın gerilerini kapa­yacak bir kuvvet olarak kullanılırdı. f) Düşmanın savaş düzeni, harb tarzı, arazi düşmanın iki yanı­nı kuşatmağa imkân vermiyorsa, yanlardan biri kırılarak, düşman taarruzu bu ve merkezdeki kuvvetlere bağlanarak, diğer yandaki kuvvetlerin, düşmanın yan ve gerilerine saldırmasıyla, düşmanın çekilme yönü kapatılır, çember içine alınarak yok edilmeğe çalışı­lırdı. g) Arazi elverişli ve örtülü ise bir miktar süvari, bu örtü ve el­verişli araziden faydalanarak gizlice düşmanın yanında hazırlanır­dı. Zamanı ayarlanarak düşmanın yan ve gerilerine baskın tarzın­da taarruzla, düşmanın gerisini kapayarak, çember içine alınan düşman kuvvetleri yok etmeğe çalışılırdı. h) Düşman hâkim bir yerde hazırlanmış ve bu yeri inatla savu­nuyorsa, ona taarruzdan çekinilmezdi. Bu takdirde, yanlardaki kuv­vetlerle taarruza devam edilirken, merkezdeki kuvvetler bekler, yandaki kuvvetler düşman dayanıklılığını sarsar ve hemen sonra ortadaki kuvvetler de taarruza katılarak ve aynı zamanda genel ye­dek kuvvetler de düşmanın yan ve gerilerine sarkacak şekilde taar­ruza geçilerek düşmanın işini bitirirlerdi. i) Düşmanla hiç beklenilmeyen bir anda karşı karşıya gelinir­se, önce büyük kısma yer ve zaman kazandırmak için ilerdeki kuv­vetler durmaksızın düşmana şiddetle taarruz ederler icap ederse bunlar görev uğrunda kendilerini fedadan çekinmezlerdi. j) Savaşta topçunun ateşi düşmanın en hassas yerinde toplanır, diğer kuvvetlerle, topçu ateşine engel olunmayacak şekilde tertip alınırdı. k) Düşman orduları sayıca ve silahça üstünse, savaştan kaçınıl­maz, Yıldırım Bayezid’in dediği "Savaşta kendisini galip sayan daima yener" gibi düşmanın üstünlüğü, sevk ve idare üstünlüğü, (düşman açılmağa, yayılmaya, parçalanmaya zorlanarak) parça parça yok edilerek ortadan kaldırılırdı. I) Savaşta görevleri biten kuvvetler, bir diğer kuvvetin yardı­mına koşarlardı. m) Muharebe şartları ne şekilde olursa olsun son dakikaya ka­dar elde yedek kuvvet bulundurulur, bu kuvvetler arazi arızaların­dan da faydalanılarak sonuca kadar gizli tutulurdu. n) Savaşın sonucu belli olur olmaz kovalama başlar, düşmanın yakası bırakılmazdı. p) Savaş alanı tamamen düşmandan temizleninceye kadar, mu­harip süvariler, her yönden hazır at üstünde kalırlardı. SONUÇ OLARAK 1-Düzenli bir plana dayanarak hazırlanmak, 2-Savaş meydanında (kat’i sonuç yerinde) ne kadar mümkün­se o kadar kuvvetli bulunmak, 3-Düşmanın rahatsız edemeyeceği, düşmana karşı kolayca ve emniyetle hareket yapılabilecek bir alanda yığınak yapmak, 4- Yığınak biter bitmez, önce vaziyeti anlamak için, derhal yü­rüyüşe geçmek, 5-Savaşın başlangıcından sonuna kadar keşfe ara vermeden de­vam etmek, 6-Daima emniyet tedbiri alarak, ileriye, yanlara ve gerilere Çı­karılmış koruyucu kuvvetlerin desteğinde yürümek, 7-Savaş alanına açılmış ve savaşa her yönden hazırlanmış ola­rak girmek, 8-Savaş alanında; maksada, düşman ve arazi durumuna uyula­rak tertiplenmek, 9-Düşman taarruzları başlayınca, oynak savaşlar vererek onu iyice bağladıktan sonra, yedek kuvvetleri savaşa sokmak, sonra Düşmanın yan ve gerilerine taarruza geçmek ve bu suretle onu yok etmek, 10-Düşmana ondan önce taarruz edilecekse; onun en hassas yerine vurmak, yine düşmanı cephede bağlayarak bir veya iki ya­nından kuşatarak ve bu kuşatmayı çevirmeye kadar götürerek, hep­sini yok etmek, 11-Savaşın sonucuna kadar daima elde taze kuvvet (yedek) bu­lundurmak, sonunda bu kuvvetleri düşmanın en can alıcı yerinde kullanmak.
 
  Bugün 13 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol